Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnızca ufku görmesi yeterli değildir.
Kesin olarak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi gerekir.
(Mustafa Kemal ATATÜRK)
Soyumuzun ataları yeryüzüne geldiler. Mezopotamya'da en az beş bin yıl kaldılar. Bu onlara göre beş yıldı.
Fırat ve Dicle ırmaklarının verimli havzalarında kendi yaşam mekanlarının koşullarına benzer şekilde
büyük bir biyosfer kurdular ve orada kendilerine benzer şekilde şimdiki soyumuzun prototiplerini ürettiler.
Her türlü araştırma, geliştirme, üretim ve savaş birimlerinden oluşan bu görkemli üs,
sonradan insanlara "cennet" adıyla tanıtıldı. Tevrat bu üsse "Aden Bahçesi, Kur'an "Adn Cenneti" der.
Sumerler ona "Dilmun" dediler. Soyumuzun çeşitli renk ve ırklardaki ataları
daha sonra uçan dev gemileriyle yeryüzünün uzak bölgelerine Mezopotamya'dan ulaştılar ve
kendi uygarlıklarının izlerini oralara da taşıdılar. Ya da eşzamanlı olarak oralarda da çaba harcadılar.
Böyle olmasaydı, yeryüzünde küçük adımlar atmaya yeni başlayan bebekler okyanuslar ötesi anakaralara başka türlü gidemezlerdi. Oysa biz onları oralarda bulduk.
(374 Sayfa / Tükendi)
TBMM
70. Yıl Anma Pulu
(1990)
Mitolojik tanrılar yeryüzü sahnesinde gerçekten de var oldular ve
gezegenimizin düzenlenmesinde önemli roller üstlendiler.
Onlar birer tanrı değil, evrenin gönüllü askerleriydiler.
İnanmak istemeyenler bunu Hattuşili'ye, Hammurabi'ye,
Şuppiluluima'ya ya da Tutankhamon'a sorabilirler.
Onların hiçbiri yalan söylemiyorlardı, söyleyemezlerdi.
Tarihin ünlü kralları ve yeryüzü insanları harikalar yaratan bu varlıklara birer tanrı gözüyle bakmışlarsa
bu suçu evrenin özverili askerlerine yıkmak büyük haksızlık olur.
Ünlü hattat-ressam Etem ÇALIŞKAN'ı tanıtmaya çalışan albüm kitap